30 Nisan 2012 Pazartesi

Zehirli maddeler kullanmadan evde temizlik!


Artık hiçbirimiz anneannelerimiz gibi evi süpürmüyor, çamaşırı küllü sularla yıkayıp güneşte kurutmuyor, yerleri arap sabunuyla fırçalamıyoruz. Buna vaktimiz yok. Temizlik için "hoş kokulu", "beyazdan daha beyaz yapan", "iz bırakmadan pırıl pırıl yıkayan", "mikroplardan arındıran" yardımcılarımız var. Ancak evimizi, eşyalarımızı, giysilerimizi ve yediğimiz yemeğin artıklarını temizlerken (!) bedenimizi, suyu, toprağı, havayı, doğal ortamları nasıl kirlettiğimizin farkına varmıyoruz.

Üreticiler, önemli bir çoğunluğu evlerinin "tertemiz", "dezenfekte edilmiş", "mikropsuz" olması gerektiğine inandırmak konusunda son derece başarılı olmuşlar ve bunu yapabilmek için gereken ürünleri satmayı sürdürüyorlar: Tuvalet ve fırını temizlemek için asit, banyoyu dezenfekte etmek için fenol, mobilyaları cilalamak için damıtılmış petrol ürünleri, çamaşırlarımızı beyazlatmak için klor ve yalnızca evlerimizi temiz tutmak için çeşit çeşit diğer zehirli kimyasal maddeler...
Günlük yaşamda kullandığımız ürünler 55 bin’in üzerinde kimyasal çeşidi içeriyor ve her yıl bunlara binin üzerinde yenisi ekleniyor. Birçoğu ise yeterince test edilmeden ve belirli bir mevzuata tabi olmadan piyasaya sürülüyor.

Bu ürünlerin büyük kısmı doğrudan kanalizasyona akıp sonunda da su sistemlerimize karışıyor. Sözünü ettiğimiz kimyasallar, sonunda "fazla yüklenme" olasılığı yaratarak vücudumuzda depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında çeşitli hastalıklara yol açıyor. (Kronik yorgunluk sendromu, alerjiler, karaciğer sorunları, lenf kanseri gibi.)
Evsel temizlik malzemeleri sadece toprağı ve su kaynaklarını değil, teneffüs ettiğimiz havayı da tehdit ediyor. Sprey boyalar, fırın temizleyiciler, dezenfektanlar, mobilya parlatıcıları ve diğer tüm sprey ürünler, birkaç gün sonra soluyacağımız havanın bir parçası oluyor.
Zehirli olmayan doğal temizlik maddeleri ise foseptik sistemi, içme suyu ve sağlık konusunda büyük yararlar sağlıyor.
Peki, doğal temizlik maddelerini kullanmak için nereden başlamalı?
İşte size evinizde rahatlıkla uygulayabileceğiniz pratik öneriler…
 Temizlikte kullanabileceğiniz doğal ürünler 
Çamaşır sodası: Sodyum karbonat adlı bir mineraldir. Çok az miktarda yakıcı olup katı ve sıvı yağlar, kir ve pek çok petrol ürününün etkin temizleyicisidir. Aynı zamanda su yumuşatıcı ve sabun köpürtücü özellikleri de bulunur. Yakıcı özelliği nedeniyle, uygularken lastik eldiven kullanmak doğru olur. Zararlı kimyasal dumanlara neden olmaz. Klorsüz olanı tercih edin.
Boraks: Su, oksijen, sodyum ve bordan meydana gelen, antiseptik, antifungal, antibiyotik, koku giderici ve dezenfektan özellikleri olan doğal kaynaklı bir mineraldir. Küflenmeyi önler. Boraks yutulursa zehirlidir. (Eczane ve aktarlarda bulunabilir.)
Sirke: Meyve ya da tahılların fermantasyonuyla elde edilen bir sıvıdır. Asitli içeriği mikropları öldürmesini, yağı parçalamasını ve mineral kalıntıları çözmesini sağlar.
Karbonat: Sodyum bikarbonat, hafif aşındırıcı bir temizlik sağlar, beyazlatıcı ve koku giderici özellikleri vardır.
Uçucu bitkisel yağlar: Bitki kokularının özleri birçok parfümün ana maddesidir. Piyasada, özellikle doğal ürün satan dükkanlarda çeşitleri bulunabilir. Bir iki damla turunçgil, elma, çilek, nane vb. yağı ile eklenecek koku ev yapımı temizleyicilere hoş bir özellik kazandırır.
Bitkisel yağ tabanlı sıvı sabunlar (arapsabunu vs.): Bu tür sabunlar hayvan yağı içeren ya da petrol tabanlı sabunlara tercih edilmelidirler.
Tarifleri uygularken, püskürtme amacıyla pompalı spreyler, silmek amacıyla yüzde 100 pamuklu bezler, sıkıştırılmış selüloz süngerler, doğal kıldan yapılmış fırçalar kullanılabilir. 

Çok amaçlı temizleyiciler
Bu tür temizleyicilerin birçoğu amonyak ve klor içerir ve birlikte kullanıldıklarında ölümcül amonyumklorür gazını oluştururlar. Amonyak akciğerlerimiz için tehlike oluştururken, klorla karıştırıldığında kansere yol açan bileşikler oluşturabiliyor. Bunun yerine;

 İki tatlı kaşığı boraks* ve 1 tatlı kaşığı** bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arapsabununu, 1 lt. sıcak suya karıştırarak her yüzeyde; yarım bardak çamaşır sodasını bir kova suya katarak alüminyum, fiberglas ve cilalı zeminler hariç tüm yüzeylerde kullanabilirsiniz. Yağ lekelerini çıkarmak için, ilk karışıma bir çorba kaşığı sirke veya limon suyu ilave etmek yeterli olacaktır. 
Ovarak temizleyenler
Ovarak temizleme için kullanılan tozların neredeyse tümü, beyazlatıcı ve leke çıkarıcı etkisi olan klorlu çamaşır suyu içerir. Toz halindeki klor suyla karıştığında, göz, burun, boğaz ve ciğerler için tahriş edici olabilen klor gazını oluşturur. Kloru asla amonyakla (tuvalet temizleyicisi ya da kullandığınız diğer temizlik malzemelerinin içinde bulunduğu gibi) karıştırmamalısınız, ortaya çıkacak gazlar öldürücü olabilir! Kullandığınız tozların içinde deterjan ile karışık olarak "hidratlı doğal magnezyum" da bulunabilir ve bunların kanserojen asbest ile kirlenmiş olma olasılığı vardır. Bunlar yerine;
* 1 bardak karbonat ve 2 kaşık boraksı karıştırıp bir serpme kavanozuna koyun. Bu karışım banyodaki her şeyi temizlemek için kullanılabilir. Temizlediğiniz yeri su ile durulayıp yumuşak bir bezle kurulayın.
* Eşit miktarlarda sirke ve su karışımı ile nemlendirilmiş süngere tuz veya karbonat serpip kullanabilirsiniz.  
Dezenfektanlar
Dezenfekte edici temizlik maddeleri, solunursa tehlikeli olacak birtakım uçucu kimyasallar içerirler. Deri ve solunum sisteminin iç zarları yoluyla kolayca emilebilen kresol, bu kimyasalların en sık kullanılanlarından biridir. Kresol, karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas ve dalakta hasara neden olabildiği gibi, merkezi sinir sistemini etkileyerek depresyon, sinirlilik ve hiperaktiviteye de yol açabilir. Dezenfektanlarda bulunabilecek diğer maddeler ise fenol, etanol, formaldehit, amonyak ve klordur. Bunlar yerine;
* 4 litre sıcak suya yarım bardak boraks karıştırarak dezenfekte etmek istediğiniz yüzeye uygulayın. Bu karışım, Temiz Su Vakfı tarafından Kaliforniya Hastanesi’nde bir yıl süreyle denenmiş ve tüm hijyenik gereklilikler sağlanmış. Bu karışıma, antiseptik özellikleri bulunan kekik, okaliptüs, biberiye, adaçayı (antimantari), lavanta bitkilerinin yapraklarını da katabilirsiniz. Bu bitki yağlarından herhangi birinden ya da teatree oil/hint defnesi yağından (antiseptik, antifungal) 2 tatlı kaşığı alıp 2 bardak suya kattıktan sonra pompalı bir spreyle uygulayabilirsiniz. Bu yolla evinizin hoş kokmasını sağlamış olursunuz. Ayrıca birçok yüzeydeki çatlak ve kuytu yerlere sodyumbikarbonat serpiştirip nemli bir süngerle de silebilirsiniz.
*Banyo yerlerini temizlemek için; 4 litre sıcak suya 1 çorba kaşığı karbonat, 1 tatlı kaşığı boraks, iki kaşık çamaşır sodası, yağ parçalayıcı özelliğinden dolayı yarım bardak sirke ve yeterince arapsabunu ekleyin. İyice karıştırıp yerlere fırçayla uygulayın. Temiz suyla ıslatılmış yumuşak bir bezle durulayın. Bu karışım tuvalet çevresini de kokudan arındırıp dezenfekte ederek temizler. Artanını tuvalete boşaltıp birkaç dakika bekletebilir ve fırçalayıp rezervuarı çekebilirsiniz.
* Mutfak yerlerini temizlemek için; yeterince arapsabunu ile yarım bardak sirkeyi 8 litre ılık suda karıştırın. Sabunu aktif hale getirmek için iyice karıştırın. Muşambalar için sirkeyi kullanmadan yukarıdaki tarifi uygulayabilirsiniz. 
Fırın temizleyiciler
Fırın temizleyicilerde çeşitli zehirli maddeler bulunmakla birlikte en büyük tehlikeyi deriyi yakıp geçebilen asit ile gözler ve ciğerler için son derece tahriş edici olan amonyak oluşturur. Sprey tüplerindeki fırın temizleyicileri ise minik asit ve amonyak damlacıklarını kolayca solunabilecek, cilde ve gözlere temas edebilecek formda havaya dağıttıkları için tehlikelidir.
Bunlar yerine;
*1 bardak karbonat ile 4 kaşık çamaşır sodasını karıştırın. Fırının tabanına bolca su serpin, sonra da kiri toz halindeki karışımla kaplayın ve üzerine biraz daha su serpin. Gece boyunca öyle beklesin. Sabah, eski bir sünger ya da plastik sürtme teli ile kir ve yağları ovarak silin. Daha sonra süngere biraz arapsabunu koyup fırının kenarlarını, üstünü ve kapağının içini temizleyin, sabunundan iyice arındırmak için de ıslak bezle silin. Çok kötü lekeler metal sürtme teli kullanmanızı gerektirebilir.
* Mikrodalga fırın için; 1 fincan karbonatı su ile karıştırarak bir macun yapın. Fırının kapağını ve içini sünger üzerine koyduğunuz bu karışımla temizleyin. Sonra da iyice durulayın. (Fırın ılıkken döküntülerin üzerine tuz serpip 2 yemek kaşığı sodyum bikarbonat ve 1 bardak sıcak su ile bulamaç yapıp, bununla temizliğinizi yapabilirsiniz. Temizlikte metal olmayan sert, kalın kıllı bir fırça da faydalı olabilir.) 
Bulaşık deterjanları
Piyasada satılan bulaşık deterjanlarının çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Yanlışlıkla yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle bulaşıklarınızın çok iyi durulanması gerekir. Düşük düzeyde klor gazları tehlikesiz kabul edilse de bulaşık yıkama süreci boyunca, küçük miktarlarda dışarı verilen klorun etkisiyle oluşan solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk, baş ağrısı gibi semptomlara yol açabilir. Bunun yanında klor, kanalizasyon sistemine karıştığında organiklerle birleşerek son derece tehlikeli bir kimyasal madde olarak bilinen trihalometanı meydana getirir. Klor aynı zamanda kanalizasyon sistemindeki maddeleri parçalama fonksiyonu olan yararlı bakteri ve mikroorganizmaları da çabucak öldürür. Bulaşıklar için kullanılan deterjanların da ana maddeleri petrol kaynaklı ve bu sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar kazandırılamıyor, genellikle de çeşitli kimyasal katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriliciler içeriyor.
Bunların yerine bulaşık makinasında eşit miktarlarda boraks ve çamaşır sodası kullanabilirsiniz. Ağır lekeler için soda miktarını artırınız.
* Parlatıcı haznesine biraz beyaz sirke (elma sirkesi) ekleyerek bulaşık makinesinin içini temiz tutabilirsiniz. 
Elde bulaşık yıkarken;
* Formulünde klor olmayan fosfor ve fosfatsız sıvı deterjanları kullanın ya da bir kalıp saf sabunu tavaya rendeleyerek üzerini örtecek kadar su ekleyin ve hafif ateşte eriyinceye kadar pişirin. Uygun bir kaba döküp, sıvı deterjanları kullandığınız gibi kullanın.
*Sıvı sabun veya arapsabunlu suya sirke katarak, bulaşıkta kullanabilirsiniz.
* Yanmış tencere/tavalarınızı tuzlu veya içinde patetes kabukları olan suda bir gece beklettikten sonra, kaynatıp temizleyebilirsiniz.
* Yanmış çaydanlıklarınız için, 1 çay kaşığı karbonat, 1 çay kaşığı tuz, yarım bardak sirke ve biraz suyu karıştırıp çaydanlığın içinde kaynatın.  
Buzdolabı
* Kokuları çekmesi için hem buzdolabı hem de dondurucu bölümlerinde birer kutu karbonat bulundurun.
* Ayda bir kez buzdolabını durdurup tüm yiyecekleri dışarı çıkarın. 1 fincan karbonat ve yeterince arap sabununu, 4 lt sıcak suda karıştırın. Kutu ve tepsiler dahil tüm yüzeyleri bu karışımla temizleyip yarım bardak sirke karıştırılmış sıcak suyla durulayın.
Çamaşır deterjanları
Çamaşır ürünlerinin çoğu doğal ortamda ayrıştırılıp geri kazanılmayan malzemeler; fenol, amonyak, naftalin ve diğer zararlı kimyasal maddeleri içerirler.
* Mümkünse fosfat içermeyen deterjanları tercih edin veya toz sabun kullanın. Toz sabuna geçmeden önce çamaşırlarınızı bir kez sadece çamaşır sodası ile yıkayın. Bu yolla deterjan kalıntılarının sabun ile reaksiyona girip çamaşırlarınızı sarartma riskini ortadan kaldırmış olursunuz. Çamaşır sodasını sabunla beraber kullanırsanız çamaşırlarınızda hem parlaklık hem de ağartıcılara ödediğiniz paranın daha azını harcayarak beyazlık sağlarsınız.
* Fosfatsız deterjanları, koku gidermek, mikrop öldürmek ve beyazlatmak için 2 kaşık boraks ve 4 kaşık çamaşır sodası ekleyerek kullanabilirsiniz. Çalkalama aşaması için yarım bardak sirke ilave ederek hem renklerin canlı kalmasını, hem de havlularınızın yumuşamasını sağlayabilirsiniz. Yumuşatıcı gözüne yarım bardak sirke koyarak, deterjan kalıntılarını giderip suyu yumuşatmanız mümkün.
* Klorlu ağartıcılara alternatif olarak sıvı hidrojen peroksitten yapılmış beyazlatıcılar ya da toz halinde hidrojen peroksit kullanabilirsiniz.  
Tuvalet ve su giderleri
* Yarım bardak karbonat ile yarım bardak sirkeyi tuvalete dökün. Fokurdama yaratan bu kimyasal reaksiyon sonunda tuvaletiniz kokulardan arınmış ve temizlenmiş olacaktır. Yine fırçaladıktan sonra üzerine bir kova kaynar su döküp sifonu çekin.
* 2 kaşık boraks, 1 fincan sirke ve 500 ml sıcak su ile hazırladığınız karışımı, tuvalet çevresi ve diğer yüzeylerdeki mikropları öldürmek için püskürterek kullanabilirsiniz.


Lavabo ve tuvalet açıcıların ana maddesi, cildi eritip geçebilecek özellikte aşındırıcı bir madde olan asittir. Yanlışlıkla yutulursa iç dokuları yakarak özafagus, mide ve bağırsak sistemine zarar verir.
Bunlar yerine;
* Öncelikle lavabo pompası ya da tesisatçı kılavuzu kullanın. Uygunsa lavabonun altını sökerek temizleyin. Mekanik çözümler daima kimyasal çözümlerden üstündür.
* Tıkanmış olan gidere, yarım bardak karbonat ve yarım bardak sirke döküp 15 dakika bekletin. Daha sonra sıcak su dolu bir çaydanlığı gidere boşaltın.
 Mobilyalar
Mobilya cilalarının, özellikle de aerosol olanların normal kullanımı sırasında çıkan gazların kazara solunması ya da yutulması ciddi bir tehlike oluşturur. Bu cilaların yapımında pek çok zehirli madde kullanılır. İnsan için kanser yapıcı olduğundan şüphelenilen fenol, cilaların çoğunda bulunur. Fenol deriye temas ederse, şişme, soyulma, yanmaya neden olup kurdeşen ya da sivilceler oluşturabilir. Dahili olarak çok az miktarda bile alınması dolaşım sisteminin çökmesine, çırpınma, soğuk ter, koma ve ölüme neden olur. Mobilya ve yer cilalarında sık sık karşılaşılan diğer kimyasallar ise nitrobenzen (çok zehirli), akrilonitril, amonyak, deterjanlar, yapay kokular, nafta ve damıtılmış petrol ürünleridir.
Bunlar yerine;
* Bir ölçü bitkisel yağa, bir ölçü limonsuyu veya sirke karıştırarak ince bir şerit halinde uygulayıp iyice ovalayabilirsiniz.
* Ahşap yüzeylerdeki su izlerini bir parça diş macunu ile ovalayarak silebilirsiniz. Cilasını yitirmiş yüzeylere yarım litre bitkisel yağa 1 yemek kaşığı limon yağı ilave edip uyguladığınızda parlaklığı yeniden kazanabilirsiniz. 
Cam ve ayna temizleyiciler
Cam temizleyicilerin çoğu su, amonyak ve biraz da mavi boya karışımından başka bir şey değildir. Amonyak içeren cam temizleyicileri fazlasıyla tahriş edici gazlar yayar ve kazara göze püskürtülürse zararlı olabilir. Kimi cam temizleyicilerinde, camın üzerinde bir tabaka oluşturan ve camı su-sirke karışımıyla silmek istediğinizde renkli çizgiler oluşmasına neden olan parafin de bulunur. Böyle bir durum oluşmuşsa, kimyasal kullanmadan pencerelerinizi temizleyebilmek için mumlu tabakayı çıkarmak amacıyla alkolle biraz ovmanız gerekecektir.
Bunlar yerine;
* 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arap sabunu, büyükçe bir fincan sirke ve 500 ml sıcak suyu karıştırıp püskürtücülü bir şişeye doldurun. Temizlemek ve cilalamak için yüzde 100 pamuklu bir bez kullanın.
* Camlarınızı önce alkolle sonra da eşit miktarlarda katılmış sirke veya limonsuyu ve su karışımı ile temizleyin. 2 çorba kaşığı çamaşır sodası veya boraks ve 3 bardak su; 2 çorba kaşığı mısır nişastası, yarım bardak sirke ve 4 litre ılık su karışımları da işinizi görecektir. Pencerelerinize yukarıdaki karışımları püskürtüp doğal keten bir havlu, temiz, nemli güderi bez veya kauçuk cam sileceği ile temizleyebilirsiniz. Gazete kağıdı da bu amaçla sıklıkla kullanılmaktadır ancak, nemlendiklerinde kimyasal duman verirler.

Duvarlar
* 2 kaşık mısır nişastası ile yarım bardak sirkeyi 4 litre suda karıştırın. Süngerle uygulayıp yumuşak bir bezle kurulayın.
* 4 litre sıcak suya 2 kaşık boraks karıştırın. Süngerle uygulayıp yumuşak bir bezle kurulayın.

Dolaplar
* Formika dolap ya da tezgah üstlerini temizlemek için 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arap sabunu, büyük bir fincan sirke ve 2 ml zeytinyağını, 125 ml ılık suya katıp karıştırın. Dolaplara püskürtüp süngerle temizliğinizi yapın ve ıslak bezle iyice durulayın.
 Halılar ve kilimler
Halı ve döşemelik kumaşların temizliği için hazırlanmış şampuvanların birçoğunun aktif maddesi, genellikle leke çıkarıcı olarak kullanılan bir çözücü olan perkloretilen'dir. Bu madde kanserojen olarak bilinir ve hemen görülebilen etkileri sersemleme, baş dönmesi, uyku hali, mide bulantısı, titreme, iştah ve oryantasyon kaybı olabilir. Uzun dönemli maruz kalma sonucu karaciğer ya da merkezi sinir sistemi zarar görebilir. Halı şampuvanlarında, yine insanlar için kanserojen etkilerinden şüphelenilen naftalin, etanol, amonyak ve deterjanlar bulunabilir. Halı ve kilimler çoğunlukla naylon, lateks, polyester, poliüreten, pvc/vinil klorid, akrelik gibi plastik malzemelerden yapılır. Plastik malzemeler doğal malzemelere göre çok daha fazla toz çeker ve tutar. Doğal malzemelerden oluşan bir duvardan duvara halınız varsa bile büyük olasılıkla zeminde poliüreten kullanılmıştır. Mümkünse sentetik malzemelerden ve duvardan duvara halılardan kaçınılmalıdır.
* Halılarınıza mısır nişastası veya sodyumbikorbonat serpip (ortalama büyüklükte bir odayı kaplayan halı için bardak) 30 dakika bekledikten sonra elektrik süpürgesi ile süpürün.
* Yeteri kadar arapsabununu sıcak suda köpürtüp uygun bir bezle sildikten sonra sirkeli su ile nemlendirdiğiniz bir bezle halının tüylerini yattığı yönde, zorlamadan silin. 
Halı lekeleri
Çamur: Çamurun bulunduğu yeri tuzla ovun, bir saat kadar bekletin ve elektrik süpürgesiyle temizleyin.
Kahve: Sıvı soda ile lekeyi silin, süngerle temizleyin.
Kırmızı şarap: Kurumadan lekeyi tuzla kaplayın, kuruyunca elektrik süpürgesiyle temizleyin.
Meyve suları: Lekeye az miktarda kaynar su dökün ve süngerle silin.  
Küf temizleyiciler
Küf temizleyicilerde; deriyle teması ve solunması durumunda zararlı, yutulması durumunda ise ölümcül bile olabilecek fenol, kerosen, pentaklorofenol gibi kimyasallar ve pestisitler (zirai ilaç) bulunur. Bu ürünlerde göz, boğaz, deri ve ciğerler için tahriş edici olan ve insanlarda kanser yapıcı etkilerinden şüphelenilen formaldehit de bulunabilir. Bunlar yerine;
* Yarım çay kaşığı çamaşır sodası, yarım çay kaşığı boraks, 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arapsabunu ve büyükçe bir fincan sirkeyi, yarım litre çok sıcak suda karıştırın. Püskürtücülü bir şişeye koyup duş çevresindeki duvarlar ve duşakabinlerdeki kir, sabun köpüğü lekeleri ve mineral kalıntılarını temizlemek için kullanın. Daha sonra sirkeli su ile durulayıp yumuşak bir bez ile cilalayabilirsiniz.
* Plastik duş perdelerini eldivenle, ılık suda 2 kahve fincanı boraksla yıkayın. Asarak güneşte kurutun. 
Koku Gidericiler
Oda deodorantlarının çoğu hiçbir şekilde havadaki kötü kokuları yok etmez. Bazıları rahatsız edici kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışır, bazıları da burun yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu engelleyen bir kimyasal yayar. Oda deodoratlarında bulunan kimyasal maddelerden bazıları naftalin, fenol, kresol, etanol, ksilen ve formaldehit'tir.
Bunlar yerine;
* Püskürtücülü bir şişede 500 ml sıcak su içine, yarım çay kaşığı karbonat, 1 çay kaşığı limon suyu ve 2-3 damla arzu ettiğiniz bir bitkisel yağı ekleyerek karıştırın. Havayı tazelemek için ve kötü kokuları gidermek istediğiniz yerlerde havaya püskürterek kullanın.
* Bir kaşık sirke, karbonat, uçucu yağlar, doğal malzemelerden yapılmış tütsüler ya da potpuri (kokulu bitkiler, hoş kokulu kuru çiçek ve baharatlardan hazırlanmış karışımlar) hoş olmayan kokuları emer.
* Birçok bitki havadaki kirliliği emerek etkisiz hale getirir. Ne kadar çok bitki bulunursa etkileri o kadar artar. En etkili bitkiler arasında sarısabır, İngiliz sarmaşığı, incir ağacı, kasımpatı ve kurdele çiçeğini sayabiliriz. 
Vücut temizliği
Vücut temizliğinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta toz ve kirle kapanan gözeneklerin açılarak oksijen almasını sağlamaktır. Her gün sabunla yıkanmak vücut yağlarını alıp cildi kurulaştırabilir. Ayrıca çok sık ve fazla sürülen kremler de gözenekleri kapatarak oksijen alımını engeller, bu da cilt sağlığı için sakıncalıdır.
Her gün ılık suyla ve lifli bir bezle hafifçe yapılacak bir temizlik cildin nefes alması için yeterlidir. Ayrıca gerek olduça ponza taşı da topuk ve nasırlar için kullanılabilir. Saç bakımı için daha çok bitkisel özlü doğal şampuvanlar kullanmayı tercih edin. Sık sık şampuvan değiştirmek de saçı yıpratır. 
Saç bakımı
* 2 yumurta sarısını sıcak suyla iyice çırpın, saçınıza masaj yaparak yedirin, 10 dakika bekledikten sonra durulayın.
* Alman papatyasını kaynatın, süzün. Yumurta akını çırpıp bununla karıştırın. Saçlarınıza iyice yedirip biraz bekledikten sonra durulayın.
* Saçlarınızın parlaması için bir demet maydanozu 20 dakika kaynatın. Suyunu durulama suyu olarak sullanın. Ayrıca 1 avuç ısırgan otunu 2 bardak suda kaynatıp durulama suyu olarak kullanmanız da saçlarınızda parlaklık sağlayacaktır.

* Boraks kolay çözünmeyen bir madde olduğu için, ağırlığınca 22 kat su içinde veya ağırlığınca yarısı kadar kaynar suda çözmek gerekir.
** Tüm kaşık ölçülerinde çorba kaşığı baz alınmıştır.

KAĞIT TEMİZLİK ÜRÜNLERİ 
Kağıttan temizlik ürünleri bir anda nasıl da, pamuktan havlularımızın, bezlerimizin yerini aldı. Sorgusuz, sualsiz kabullendik tuvalet kağıtlarını, peçeteleri, havluları…
Kağıt endüstrisinin "al, at" diyerek verdiği pasla, kendi kalemize bir güzel "gol" atıyoruz. Kolay, hazır, yıkama derdi yok, temiz görünümlü, alıyorsun bir sefer kullanıp atıyorsun. Oysa kendimizi, geleceğimizi atıyoruz çöpe.

Bir kağıt havlu ne kadar kötü olabilir ki?
Yeterince kötü, açıkça söylemek gerekirse ölümcül olabilir. Kağıt havlularla ilgili problem en başta dioksinin varlığından kaynaklanıyor. 75 üyeden oluşan kimyasal ailesine "dioksin" adı veriliyor. (Bunlardan biri Vietnam Savaşı’nda ABD tarafından bir silah olarak kullanılmıştı.) Dioksinler, kağıt sanayinde, klorla ağartma işlemi sırasında oluşuyor ve araştırmalar evlerimizde kullandığımız ürünlerde dioksinin izlerine dikkat çekiyor.
Araştırmacılar zehirli kimyasallar sıralamasında başı çeken dioksinlerin, östrojen gibi "doğal steroid" hormonlarını taklit ederek birçok biyokimyasal reaksiyonu başlattığından söz ediyor. En ufak miktarları bile, akne ve eklem ağrılarından uykusuzluğa, kansere, doğum bozuklukları ve bağışıklık sistemi zayıflığına kadar çeşitli rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Dahası dioksinler ve kuzeni "furans" yağda çözünür olduğundan bedenimizdeki yağ hücrelerinde birikme eğilimi gösteriyor. Dioksinlere anne sütünde dahi sıklıkla rastlanıyor. Bebekler yetişkinlere göre 200 kat fazla dioksine maruz kalabiliyor.
Satın aldığımız tuvalet kağıtları, kağıt mendiller, süt veya meyva suyu kartonları, tamponlar, kahve filtreleri, tek kullanımlık çocuk bezleri, peçeteler, kağıt tabakalar vs. eğer klorlu ağartma işleminden geçiyorlarsa düşük dozlarda dioksin içeriyor. Dioksinler bu ürünlerin herhangi birinden yiyeceklere ve vücudumuzun duyarlı kısımlarına geçebiliyor.
Bu bileşiklerin en ufak miktarının bile laboratuvar hayvanlarında kansere sebep olduğu belirtiliyor. ABD Çevre Koruma Bürosu dioksinleri "olası insan kanserojeni" sınıfına alıyor.
Kullandığımız bu ürünler çöplüklerde yakıldığında dioksinler, hava yolu, sanayinin kirlettiği su kaynakları, bu su kaynaklarıyla sulanan tarım ürünleri ve su ürünleri yoluyla da bize ulaşabiliyor. Bu arada kağıt hamuru ve kağıt fabrikalarının atıksularının içerdiği tek zehirli madde dioksin değil. Ontario Çevre Bakanlığı’nın 1986 yılında yaptığı araştırmada alüminyum ve çinko dahil dikkat edilmesi gereken 41 madde (benzen, kadmiyum, kurşun, civa PCB’ler, tölüen vs.) tespit edilmiş.
 Dioksinlerden korunma
İyi haber; dioksinlerden, ağartılmamış veya klor içermeyen kağıt ürünleri kullanarak kurtulabilirsiniz. Kötü haber ise; düşük talepten dolayı bunların piyasada bulunmalarının zor oluşu.
Diğer bir çözüm ise geridönüşümlü kağıt kullanmak. Geri dönüşümlü kağıtlarda diğer ürünlere göre daha az ağartma yapılıyor. Düşük sıcaklıklarda çalışılıyor olması da geri dönüşümlü kağıtta dioksin oluşumunu azaltıyor.
Avrupa’da birçok kağıt fabrikasında, ağartma işlemlerinde klor yerine "oksijen", "peroksit" ve "sodyumhidroksit" kullanılıyor. Fakat teknoloji değişiminin maliyeti kağıt sanayini bu alternatiflerden uzak tutuyor.
Hiç şüphe yok ki, bu problemin cevabı çevreci tüketicilerin yapacakları alışveriş tercihlerinde ve örgütlü tüketici baskısında, hatta kağıt havlu gibi ürünleri hiç almamakta. Bizler bu ürünleri tüketmeyi sürdürdükçe, firmalar ekonomik açıdan başarılı kağıt üretimlerini değiştirmeye girişmeyecekler.

26 Nisan 2012 Perşembe

al makası tarağı gel!

neden mi? işte bu yüzden :)


yani iyisin hoşsun hatta seviyorum seni ama neden bu saçlar! böyle..hadi diyorum ilim adamısın saçla başla uğraşacak halin vaktin yok, çevrende hiç mi kimse söylemiyor tependeki kuş yuvasını budamanı :) işte ne olursan ol hayatında adam akıllı bir kadın olmalı insanın :) şöyle çekip çevirecek :)




ya buna ne demeli! hadi diğeri ilim adamı ya sen :) seni de çook seviyorum ama olmuyor böyle ..çek şu perçemi gözünün önünden..ne mana şimdi o..isyandasın anladık ama bu isyanı bastırmak gerek iki makas bi tarak darbesiyle :)



survivor cevher, yani sana söyleyecek hiç bir şey bulamıyorum..bu saçla dünyanın en yakışıklı erkeği olsan nafile :)

alıp makası üçünüzü de kırt kırt kesmek istiyorum..bu zulme son verin :) uzuuuunnn aradan sonra kafasına topuklu ayakkabıyla vurulacaklar lıstesıne sızı alıyorum..





22 Nisan 2011 Cuma

Güçlü kadın olmak

Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri halletmeye çalışan.. Anne babaları… tarafından böyle yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat, tadilat işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de üstlenirler. Özgürlüğü severler, dik durmayı da, güçlüdürler çünkü…

Âşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar. Bütün gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere giderler.

Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan, yansıtmazlar çünkü. Para var mı, işyerinde sıkıntı mı oldu, birine canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara acısın. Sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse onlara acımaz. Bu durum zamanla gelenekselleşir ve acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına dönüşür. Ezkaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli kadın, tahammül edilmez kadın damgasını yerler. Bu yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini çıkarmaz bu güçlü kadınlar! Terk eden erkek de bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan bihaber. Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar ki onu terk eden erkek gitmiş, muhtaç yaşamak zorunda olan biriyle beraber olmaya başlamış. Erkekler çok severler böyle kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir çok duygusunu okşar erkeğin. Onlara kendini erkek gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere bağımlıdır.

Mesela fatura filan yatıramazlar, anlamazlar çünkü. Nereden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar onca torbayı. Hep yorgun olurlar, bütün gün spor salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat bulamazlar. Akşam eşleri eve geldiğinde, bugün nereye yemeğe gidelim, diye sorarlar. En kötü ihtimal dışarıdan yemek söylerler. Zayıf kadınlar doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır bir kere. Kendilerini hep altın tepsi içinde sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen güçlü kadının aksine, hiçbir şeyi beğenmedikleri gibi devamlı da mutsuzdurlar. Pek teşekkür etmezler, kıskançlık krizlerini de severler Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını karartırlar. Erkekler bu kadınları asla terk edemezler. Çünkü o güçsüz, kırılgan bir kadındır. Ayrılırsa kurda kuzuya yem olur. Koruyup kollanmalıdır her an o!.

Zayıf kadınlar hiç çökmez, buruşmaz ve yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha değerli olanlar da onlardır. Ve geride kalan güçlü kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine sadece bakakalırlar.

AYLİN KOTİL SARIGÜL

Güçlü kadın olmak ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum ne zamandır..bu yazıyı okuyunca tembellik ettim çok beğendim ve paylaşmak istedim..
peki ya siz güçlü bir kadın mısınız?



31 Mart 2011 Perşembe

Türk erkekleri çekicidir :))


İşe Başlarken Besmele Çeker
Delikanlıdır Tespih Çeker
Sportmendir Barfiks Çeker
Tek Eliyle Şınav Çeker  *
Kendi Dişini Kendi Çeker
Kaçan Golde Yuh Çeker
Ağzında Sigara Halay Çeker *
Dikiz Aynasından Hareket Çeker
Muazzam Kopya Çeker
Kaynanadan Çok Çeker
Genelde Babaya Çeker
Evladına Nutuk Çeker
İskenderin Üstüne Künefe Çeker
Komedi Filminin Kralını Çeker
Çuhayı Yırtmadan Pike Çeker
Kafası Bozulunca Resti Çeker
Parayı Bulan Arabayı Çeker
Gurbette Hasret Çeker
Sevdiğini Sorguya Çeker
Aldatılınca Tetiği Çeker
Memlekete Turist Çeker *
Kaşı Gözü İlgi Çeker
Her Ortamda Dikkat Çeker
İtalyan Erkeklerine Beş Çeker *
Güzel Gördümü iÇ Çeker ........

özellikle yanına yıldız koyduklarıma çok güldüm :))

21 Şubat 2011 Pazartesi

Kadın kamyon şoförü olursa...

Geçenlerde bir paylaşım sitesinde okuduğum ve çok hoşuma giden bir yazıydı bu;bir kadın kamyon şoförü olursa...
*Rujum biter yol bitmez.
*Bayansın dediler her zaman yol verdiler.
*Erkeksen bas gaza,geçemezsen yuh sana.
*Gaz fren şanzuman,manikürsüz halim duman.
*Yolların ustasıyım,röflenin hastasıyım.
*Nazar etme n'olur,evlen senin de olur.
*Torpidonda aseton yoksa güzelim,mühim değil ben mazotla da silerim.
*Saçlarımı savururum,güneş gibi kavururum.Beni sollarsan eğer,arabanı uçururum.

****

Hemcinslerim buna tepki verecek olsa da erkeklerin bayanlara oranla çok daha iyi araba kullandıklarını düşünüyorum.Bayanların kurallara uyduğu konusunda tabii ki hemfikirim genel görüşle ama refleks açısından sanıyorum daha gerideyiz.Esprisi bir yana kamyon şoförlerinin bayan da olabileceği durumuna gelince,aslında neden olmasın?Benzin istasyonlarında,oto yıkama firmalarında vb.alanlarda bayanları da görsek ve bunu doğal hale getirsek fena mı olur?
Herkese mutlu haftalar...

11 Ocak 2011 Salı

Rujlara dikkat!




Rujların içinde kansorejen madde 'kurşun' bulunuyor..kiminde az kiminde çok. özellikle kalıcı rujlara dikkat etmek gerekiyor ki bunlarda bu maddeden çok kullanılıyor.
rujunuzda kurşun olup olmadığını anlamak için yapmanız gereken basit..
elinize sürün daha sonra altın bir yüzüğü bu rujlu bölgeye sürtün..rengi siyaha doğru giderse durum vahim :)
aklıma geldi ve denedim..
pastel marka siyahlaşırken maxfactor rujumda hiç bir değişiklik olmadı.
bir kaç markayı daha deneyeceğim..
bu bağlamda rujlu dudaklarla öpüşmeyi seven erkeklerin vay haline :)
eşinizin veya sevgilinizin ruj markasına dikkat edin :))

4 Ocak 2011 Salı

Erkeklerin (kadınlarda) nefret ettiği 10 şey ve Berrin'in yorumları :)

1- Diğer kadınları eleştirmek       Bir erkek için, bir kadının başka bir kadını acımasızca eleştirmesi, güven sorunundan kaynaklanıyor. Onlara göre kendilerine güveni olmayan kadınlar, diğer kadınlarla ilgileniyor ve sürekli saçını, makyajını, kıyafetini, vücut biçimi eleştiriyor. Oysa bu, erkeğin diğer kadına alıcı gözüyle bakmaktan başka bir işe yaramıyor. Erkeklerin neredeyse tamamı, eleştirilen kadınla normal şartlarda hiç ilgilenmeyecekken, birden ilgi alanlarına girdiklerini itiraf ediyorlar.
( burada çok haklılar, tespite tamamen katılıyorum)
2- Erdemliymiş gibi yapmak      Erkeklerin çoğu bir kadını ilk gördükleri 5 saniye içinde tahsil durumlarını, zevklerini, nasıl bir aileye mensup olduklarını, hatta okudukları kitapları tahmin ettiğini söylüyor. Yani, durup dururken Dostoyevski"nin yapıtlarından söz etmeye hiç gerek yok.
 (erkeklerin ilk 5 sn de tüm bunları tahmin etmeleri çok güç, tahmin ettikleri çoğunlukla yanlış çıkar :)

3- Kıskançlık      Eskiden daha alt sıralarda yer alan bu madde, yeni nesil erkekleri çok bunaltmış olacak ki, yüzde 60"ı en çok nefret ettiği şeyin kıskançlık olduğunu söylüyor. Aslında hiçbirinin “sevgi kaynaklı” kıskançlığa itirazı yok ama iş, günün her saati aranmaya varınca ilişkinin ömrü azalıyor.
(haklılar, günün her saati arayıp vıcık vıcık olmaya gerek yok, özlemek kendini özletmek her zaman daha iyidir..böyle yaparsanız çabuk sıkarsınız )

4- Varlıklı olmamak      Eskiden kadından daha varlıklı olmak erkekler için bir güç ve statü göstergesiydi ama artık gittikçe artan ekonomik sıkıntılar ve daha lüks yaşama isteği, özellikle genç erkekleri varlıklı kadınlarla birlikte olmaya itiyor.
(bu konuda pek yorum yapamayacağım ama olabilir doğrudur)

5- Şifreli konuşmak      Erkekler için “hayır” “hayır” dır, “evet” ise “evet”. Ama söz konusu kadınlar olunca, iş değişir. Kadınlar her zaman isteklerini tam olarak belli etmezler, bu da çeşitli sıkıntılar doğurur. Tüm işlerinin birlikte olduğu kadını anlamak olmadığını söyleyen erkekler, kadınları biraz daha açık olmaya davet ediyor.
( hahahha bu çok can alıcı bir madde, yine burada da haklılar..kadınların 'hayır'larının içinde evet de olabiliyor :) ama bunu iyi ayırt etmek gerek..hayır diye bas bas bağıran bir kadın 'hayır' diyordur..sakınnn haaa :)

6- Aşırı yakınlık      Erkeklerin büyük bir kısmı şımartılmaktan, el üstünde tutulmaktan hoşlansa da, aşırı yakınlık hiçbirinin hoşuna gitmiyor. Günde iki defayı aşan telefon aramaları ve mesajlar, erkekler tarafından “taciz” olarak değerlendiriliyor.
 (haklılar, düşün artık enselerinden adamların herkes rahat bırakılmak ister. avucundaki kuşu ne çok sıkıp öldüreceksin, ne de gevşek tutup kaçıracaksın:)) ayar iyi yapılmalı..işin sırrı burada )

7- Aşırı duygusallık      Aşırı yakınlık gibi aşırı duygusallık da, bir erkeğin en çok nefret ettiği şeyler arasında. Her şeye alınan, durup dururken sorun çıkaran, eleştiriye gelmeyen ve en önemlisi gözyaşlarını silah olarak kullanan kadınlar, erkekler için tam bir kabus.
( evet bu benim içinde kabus..belki zaman zaman bende bu şekilde davranmış olabilirim..ama asla göz yaşları silah olarak kullanılmamalı..şahsen erkek olsam; mıyk mıyk sürekli ağlayan fazla duygusala bağlamış bir kadınla asla yapamam, relaks olun canımı yiyin :))

8- Alışveriş bağımlılığı      Evet, erkekler bakımsız kadınlardan hoşlanmıyor belki ama tam tersi, sadece dış görünüşüne odaklı kadınlardan da hiç haz etmiyorlar. Bu tip kadınların daha yüzeysel, moda ve güzellik dışında hiçbir şeyle ilgilenmediğine inanan erkekler, tüm zamanını vitrin gezerek dolaşan kadınların tam anlamıyla “boş” olduklarına inanıyorlar.
(süper bir tespit daha )

 9- Çok konuşmak      Bu bildik “nefret edilen” madde, yeni araştırmada da her ne kadar aşağı sıralara kalmış olsa da değişmiyor. Erkeklerin büyük bir çoğunluğu, çok konuşan kadınlardan nefret ediyor. Bu tip kadınlar, onlarda ortamı hemen terk etme isteği uyandırıyor.
 (off ne diyeyim yine haklılar..çok konuşup bir de boş konuşup sapa samana gülüyorsa bir de o kahkahalarıyla dikkat çekmeye çalışıyorsa vay haline, geç kızım 'sıfırrr' )

10- Seksi silah gibi kullanmak      Erkekler, özellikle yeni tanıştıkları bir kadının kendilerini etkilemek için seksi araç olarak kullanmalarından hiç haz etmiyor. Bu onlarda büyük bir güvensizlik duygusuna yol açıyor!
(ayrıca kadının da kendisine güvensizliğini gösteriyor bu durum, bence böyle bir şeyi ya çok güzel kadınlar yada çok çirkinleri yapar..orta halliler bu hileye baş vurmaz :)

erkek milletine kızsak da bazen acıyorum onlara :) zor iş vesselam kadınlarla uğraşmak..
siz siz olun yersiz duygusal, kaprisli ve çok geveze olmayın :))



30 Aralık 2010 Perşembe

3 in 1 :))

Bir kumral,bir esmer ve bir sarışınla 2010'a veda etmeye ne dersiniz?

Aşk ve Ceza dizisinin karizmatik ağası Savaş Baldar yani Murat Yıldırım...
Hayranlık derecesinde olduğum,orada ki karakterini,duruşunu,tarzını çok beğendiğim Murat Yıldırım 2010'a veda ederken favorilerimiz arasında yerini aldı Stiletto'da.Dizide ki karakterinden sıyrıldığında Stiletto'daki ünvanını kaybetme ihtimaline karşı yine de 2010'un yakışıklı kumralı karizmatik ağamız :)


Başka bir diziden Deli Mustafa olarak tanıdığımız Engin Akyürek son dönemin tutulan dizisi Fatmagül'ün Suçu Ne de Kerim karakteriyle karşımızda.Önceleri hırçın halleriyle hayranı olduğum Engin Akyürek,yer aldığı bu dizide oldukça sakin,efendi bir karakter sergiliyor.Ve oldukça da duygusal :) Stiletto'nun esmer yakışıklısı 2010'da Engin Akyürek oluyor :)


Ve o hemen hemen çoğu dişinin gözdesi:)Çapkın gülüşü,etkileyici fiziği,bakışları,ses tonu hele hele Aşk-ı Memnu'da ki inanılmaz performansıyla tahtını kadın dünyasına inşa eden Kıvanç Tatlıtuğ :) Sarışın erkeklerden pek hoşlanmadığımı yakın çevrem bilir,varsa yoksa esmerdir gözdelerim ama bu sarışın Kıvanç Tatlıtuğ ise orada bir u dönüşü söz konusu olabilir :)) İşte Stiletto'nun sarışın yakışıklısı;sanırım sadece 2010 a değil gelecek yıllara da damgasını
vuracak olan Kıvanç Tatlıtuğ  :)


Herkese Mutlu yıllar...

28 Aralık 2010 Salı

ikibin on kırmızı don :)

Yılbaşı gecesi kadınların uğur getirsin diye giydikleri kırmızı iç çamaşırı (don:) çılgınlığını bilmeyen yoktur. En azından kendi adıma bu güne kadar bir kaç defa hediye aldım bir defa da bana hediye edildi :)
Uğuruna inanıyor muyum..elbette hayır ama giymekte de sakınca görmüyorum :)
bu tarz şeyler basit küçük eğlenceler mutluluklar için zaten..
1956 yılında amerikalı bir iç çamaşırcının elinde yığınla kırmızı çamaşır kalmış ve onları bir şekilde satmak için böyle bir kampanya uydurmuş işin aslıda bu..bir deli kuyuya taş atmış anlayacağınız :)
çok şık/şirin minik kutu yada paketlerde satışa sunulan kırmızılardan alıp samimi espriden anlayan arkadaşlarınıza hediye edebilirsiniz..
keşke bir anket yapıp o gece türkiye'de kaç kişinin kırmızı olduğunu bilebilseydik :))
a..yılbaşı gecesi hiç kırmızı don giydiniz mi?
b..asla giymem diyenlerden misiniz?
c..hediye eden olursa giyerim diyenlerden misiniz:)))

26 Aralık 2010 Pazar

Bulaşık makinenize parlatıcı yerine..

Bulaşık makinenize parlatıcı yerine, yine parlatıcı gözüne elma sirkesi koyabilirsiniz. Sirke doğal bir parlatıcıdır. Denenmiş ve onaylanmıştır :)
Kimyasal parlatıcı son durulama ile birlikte tabak ve çatalların üzerinde kalıyor ve haliyle çok zararlı.
Ayrıca makinemizin güzel kokması için hazır kokular almak yerine sıktığımız limonların kabuklarını makinenin uygun yerlerine bırakırsanız yıkama sonunda doğal bir limon kokusuyla karşılaşacaksınız :)
benden söylemesi..

18 Aralık 2010 Cumartesi

Doğum günün kutlu olsunnnnn!



Bugün, ortağım, arkadaşım, bazen kardeşim, bazen çocuğum gibi hissettiğim  ama en çok da dört senedir dostum olan Aylin'in doğum günü..ilk defa bu sene yaş olarak büyüdüğünü hissediyorum :)
Bir gün ona doğum günü pastası yapmayı umuyorum ve yan yana beraber kutlamayı :)
sağlıklı mutlu geçireceğin yeni bir yıl diliyorum..
ve, büyü de gel çocuk büyüde gel, hadi o yolları yürü de gel diyorum :)



15 Aralık 2010 Çarşamba

Kadınlar her zaman çok şey istemezler :)

 Sanılanın aksine çok şey istemeyiz, ufak şeyler mutlu eder bizleri :)
mesela son günlerde benim olmasını istediğim üç şey var..
ilki yine son zamanlarda çok moda olan ve bence tırnaklarda harika duran lacivert oje..en kısa zamanda bir tane edineceğim..
 Diğeri kar tanesi biçiminde bir kolye..bunu ciddi anlamda istiyorum. Aslında uzun zamandır var aklımda. Beyaz altın olanları 200 ile 600 tl arasında (ortalama) gümüşleri ise 30 tl civarında.
kışı çok seven ve bir kış kadını olan ben bunu zevkle takabilirim :) hatta benim olduktan sonra boynumdan hiç çıkartmayabilirim..
ne kadar şık öyle değil mi?
 ve sonuncusunu hafta sonu avon katologunda gördüm..avondan bir kaç göz kalemi ve ruj dışında bir şey almadım. aldıklarımdan da memnun kaldığımı söyleyemem. Göz kalemi allerji yaptı. Neyse ama bu sefer alacağım, bir çanta :)
çok hoşuma gitti. yaklaşık olarak 50*28 ebatlarında..biraz büyük gibi dursa da bence çok hoş. hem ben büyük çantaları tercih etmişimdir . içi kırmızı..bu önemli bir detay benim için..ayrıca dışında takıp çıkartılabilen saten bir fiyonku var. ocak ayına girmeden sipariş vermem lazım. fiyatıda kampanya dahilinde yuvarlak hesap 28 tl. çok hesaplı. Beğendiyseniz aklınızda olsun..
işte şimdilik hepsi bu :) bunlar kendim için harika yılbaşı hediyeleri olabilir..

13 Aralık 2010 Pazartesi

Vintage Tarzı


Vintage'in kelime anlamı bağ bozumu demek ancak günümüzde eski tarz anlamına geliyor. Bir kıyafetin vintage olması için belli bir dönemi yansıtması gerekiyor. Aslında sadece kıyafette değil mobilyadan aksesuara kadar geniş bir yelpazede vintage tarzı..
Burada bu tarz eldivenleri paylaşmak istedim, gerçekten çok hoşlar.
Son yıllarda patlama olmasına rağmen ben hep nostaljik giyinmeyi sevmişimdir. Gelinliğim dahil 60 lı yılları yansıtmıştır.
Hali hazırda şu an senelerdir kullandığım annemin iki üç kazağı 2 adet portföy çantası ceketi beresi bluzu ve kemerleri var. On beş sene kadar önce bunlar artık işe yaramaz diye attığımız güzelim ayakkabı çanta hırka ve elbiseleri düşündükçe içim sızlıyor :) unutmadan bir kaç tane de filiz akın hülya koçyiğitin filmlerinden kalma tarzda kapri kol degaje yaka diz üstü elbisemiz var :)
Başka bir zaman bendeki eşyaları paylaşacağım..
Günümüz modasında vintage kıyafetler modern aksesurarlarla zenginleştiriliyor, belki böylesi daha iyi..
Bir elli sene sonra da şu anda giydiğimiz dar paça düşük bel kotlar, topuklu bilekten yarım çizmeler tekrar moda olur. Yeni kalan eşyalarımızı saklayalım kızlarımıza :)
Vintage'li günler dilerim :)

6 Aralık 2010 Pazartesi

5'i bir yerde çayı ile zayıflayalım

Mate yaprağı: Tüm dünyada obezite tedavisinde kullanılan mate çayı, yağ emilimini engelleyerek vücuttan su atımını kolaylaştırıyor. Her yaşta insanın rahatça kullanabileceği bitki, iştahı kapatarak zayıflamaya yardımcı oluyor.

Yeşil çay: Son yıllarda kullanımı bir hayli artan yeşil çay, vücutta biriken toksinleri atarak sindirimi kolaylaştırıyor.

Funda yaprağı: İyi bir böbrek çalıştırıcı ve idrar sökücü olan yaprak, bu özelliğiyle zayıflamaya yardımcı oluyor.

Biberiye: Yağ eritici ve hazım kolaylaştırıcı bu bitki, vücutta biriken toksinleri atarak ideal bir kiloya kavuşmanızı sağlıyor.

Kekik: Halk arasında yaygın olarak kullanılan kekik, sindirimi kolaylaştırarak vücuttaki fazla suyu atarak kilo vermenizi sağlıyor.


Bir ayda 5 kilo kadar verdiriyormuş. Tabi bu vücut kütlesine ve fazlalıklara göre değişir 10 kilo kadar verenlerin yorumlarını da okudum.
Ben bu sabah başladım hatta şu anda içiyorum :) Herhangi bir tatlandırıcıya gerek yok tadı fena değil..
Aç karnına içilmesi tavsiye ediliyor.

1 litre kaynamış suya yukarıda ismi yazılmış olan bitkilerden bir çay kaşığı atılıyor 10 dakika bekliyor sonra süzülüp içilecek.
hazır paketlerde satılanları da var ama aktardan açık şekilde alıp kendimizin hazırlaması daha mantıklı geldi bana. Süzme işiyle vakit kaybetmek istemezseniz bir tülbentin içine otları koyup o şekilde de sıcak suya bırakabilirsiniz..
Yanı sıra yürüyüş ve egzersiz ve tabiki boğazı biraz tutmak gerekiyor :)

Öyle bir milletiz ki ne yesek içsek de kilo versek derdindeyiz :)
yememeyi düşünmek yerine zayıflarken bile yiyip içmeyi düşünüyoruz :))
gelişmeleri buradan paylaşmaya devam edeceğim..
var mı eşlik etmek isteyen?

3 Aralık 2010 Cuma

Bakır kızıl'a ne dersiniz?


Daha önce saçlarını hiç boyatmamış, bu konuda oldukça tecrübesiz aynı zamanda zor beğenen biri var karşınızda :)
Beyaz tenli ve koyu kestane tonunda saç rengi var ve eğer gözünü karartırsa bu tonlardan birine geçiş yapacak :) Kızıl zor bir renk denir her zaman aynı zamanda iyi bir kuaför bulmak da..
ilk resimdekini oldukça beğendim yakışacağını da düşünüyorum ama ilk etapta daha koyu bir tonla mı başlamak gerekir? sanki üçüncü resim başlangıç için daha iyi ne dersiniz?
Bakır kızıl sevdim bunu, şimdi tek eksik olan cesaret ve akılcı öneriler :)